BİLBAO ETKİSİ | The Bilbao Effect | Züleyha Altıntaş


please scroll down for english

BİLBAO ETKİSİ

“Bilbao Etkisi” isimli proje, büyük ölçekli ve heykelsi formlara dönüşmüş olan sanat müzelerini ele alan heykellerden oluşmaktadır. “Bilbao Etkisi”yle çoğalıp, mimarinin sanatın önüne geçtiği yönündeki düşüncelerle ilişkilenerek, müze ile mağazanın vitrinini oluşturduğu teşhir kültürüne özgü mekâna sanatsal bir işlev kazandırmayı hedeflemektedir.
Proje, Bilbao’nun sanattan rol çalmaya başlamasına odaklanır. Oysaki Bilbao’ya gelene kadar, daha 1958’de açılan, Wright’ın tasarladığı New York Guggenheim Müzesi, sergilemek için yapıldığı nesnelerden çok kendi mimarisini sergileyerek, mimarlığın işlevi ile sanatın işlevi arasındaki ilişki sorgulamaya açmıştı bile. Daha sonraları, Hal Foster’ın Guggenheim Bilbao Müzesinin mimarı Frank Gehry’den bahsettiği “Yapı Ustası” makalesindeki deyişiyle “Bilbao Etkisi”, “öylesine muazzam bir iktisadi ve kültürel etki uyandırdı ki, dünya çapında, günümüz mimarlarının bu tür eserler yaratması yönünde güçlü bir talep doğdu.”

Mimarileriyle kentleri markalandıran “hiper-mimar/star-mimar”ların Bilbao Müzesi’ni örnek alan yapıları giderek başlı başına birer “sanatsal ifade” göstergesi olan mega-heykellere dönüştüler. Bu sergi, sanatçı gibi davranan mimarın yerine mimar gibi davranarak heykeller yapan sanatçıyı merkeze koymaktadır. Mimari maket ile heykel arasında, hiçbir yere ait olmayan, “muğlak” bir takım formlar sunmaktadır. Böylece izleyiciyi, yüzyıllardır sürüp giden, sanatçının ve mimarın yaratıcılığı arasındaki tartışma üzerinde düşünmeye davet etmektedir.

Bilbao Etkisi, sadece mimarlık ve sanat arasındaki muğlâklığa değil, sanat dünyasının büyük moda ve tasarım şirketleriyle işbirliği yaparak, sanat eseri ile lüks tüketim nesnesinin piyasada kurduğu özdeşliğe de işaret etmektedir. Müze ile mağazanın nasıl kaynadıklarını irdelemektedir. Bu nedenle sergi, gerçek bir alışveriş ortamında faaliyet gösteren bir sanat mekânını, sanat eseri ile kullanım nesnesi arasındaki ayrımı ortadan kaldıran bir “showroom”a dönüştürme üzerine kurgulanmıştır.

The Bilbao Effect

The project named “The Bilbao Effect” is made by studying sculptures from art museums and transforming them into large sculptural forms. By duplicating “The Bilbao Effect” and relating it to the idea that architecture is more important than art, the project aims to establish an artistic function for spaces created by museums and store windows particular to the exposition culture.

This project focuses on Bilbao’s beginning to appropriate the role of art. Actually, even before Bilbao emerged, questioning of the relationship between the function of architecture and the function of art had already begun in 1958 with Wright’s New York Guggenheim Museum that instead of being made to exhibit objects was constructed to display its own architecture. Later, starting with the Guggenheim and Bilbao Museum architects, Hal Foster referred to the architect Frank Gehry in his article entitled “Master Builder” using the term “ The Bilbao Effect” while suggesting that Bilbao influenced the whole world both economically and culturally to such an extent that it created a demand for this type of masterpiece from contemporary architects.

Taking as examples the Bilbao Museum “hyper-architect/star-architect” that used architecture to brand cities, the structures increasingly became in themselves a signifying “artistic statement” that transformed them into mega-sculptures. This exhibition concentrates on artists who make sculptures that are like architecture instead of architects behaving like artists. Between architectural models and sculpture, a series of ambiguous forms that do not belong to a specific category are presented. In this way, spectators are invited to think on the discussion about the relationship of the creativity of the artist and the architect.
“The Bilbao Effect” does not just deal with the ambiguousness between art and architecture, but also pinpoints the identification of artistic masterpieces with luxury consumer goods in the market place established by fashion and design companies working together. It also investigates how museums and stores merge. From this perspective, in an art space that really functions within a shopping atmosphere, the project was conceived to emphasize a “showroom” that would remove the distinction between the art masterpiece and the object.